Elektrik, su veya doğalgaz gibi temel kamu hizmetlerinin sunulmasında, abonelik sözleşmeleri kişilere özel olarak yapılmaktadır. Ancak uygulamada zaman zaman geçmiş dönem borçları sebebiyle, yeni abonelik başvuruları reddedilmekte veya engellenmektedir. Özellikle yeni taşınılan bir konutta önceki abonenin borcu bulunuyorsa, dağıtım şirketleri bu borcun ödenmediği gerekçesiyle yeni kullanıcıya hizmet vermeyi reddedebilmektedir. Bu durum, hukuken oldukça tartışmalı olup hem Anayasa’da güvence altına alınan temel hizmet hakkı hem de borcun şahsiliği ilkesiyle çelişmektedir.
Tüketici mağduriyetlerinin önüne geçilmesi için gerek idari yollarla gerekse yargı yoluyla çeşitli hak arama mekanizmaları mevcuttur. Yeni abonenin herhangi bir hukuki ilişkisi bulunmadığı halde eski kullanıcıya ait borçtan sorumlu tutulması, açıkça hakkaniyete ve yasal düzenlemelere aykırıdır.
Abonelik Nedir ve Kime Aittir?
Abonelik, enerji ya da hizmet sağlayıcı kuruluş ile tüketici arasında kurulan ve ilgili hizmetin belirli bir kişi veya işletme adına sunulmasını sağlayan sözleşmesel bir ilişkidir. Bu ilişki kişiye özel olup, borç ve alacaklar da yalnızca sözleşmeyi imzalayan kişiyi bağlar. Yani bir elektrik, su ya da doğalgaz aboneliği başkası adına yapılmışsa, o hizmetten doğacak sorumluluklar da yine o kişiye aittir. Tüketicinin adres değiştirmesi, taşınması ya da kullanım sürecinin sona ermesiyle birlikte abonelik sona erdirilir ve yeni kullanıcıya yeni bir abonelik açılır.
Ancak uygulamada bazı dağıtım şirketleri, eski kullanıcıya ait borçların kapatılmaması durumunda, yeni başvuru sahibine abonelik tesis etmeyi reddetmektedir. Bu durum özellikle kiracıların veya yeni maliklerin karşılaştığı yaygın bir problemdir. Oysa hukuk sistemimize göre borç şahsidir ve hiç kimse başkasının borcundan sorumlu tutulamaz. Yeni bir kişi, konutu kiraladığı veya satın aldığı halde eski abonenin borcundan dolayı cezalandırılamaz. Bu tür uygulamalar hem tüketici hakkının ihlali hem de hukuka aykırı bir yaptırım niteliği taşımaktadır.
Eski Abonenin Borcunun Yeni Kişiye Yansıtılması Hukuken Mümkün mü?
Türk Borçlar Kanunu’na göre borçlar kişiseldir ve başkasına devredilmediği sürece yalnızca borçluyu bağlar. Yani önceki abonenin geçmiş tüketimlerinden kaynaklı borcu, yeni taşınan veya abonelik başvurusunda bulunan kişiye yansıtılamaz. Hukuken yeni kullanıcı, önceki aboneyle bir hukuki bağ içinde değilse, hizmet sağlayıcı şirketin bu kişiye hizmet sunmayı reddetmesi haklı bir gerekçeye dayanmaz. Nitekim bu konuda hem Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) hem de Tüketici Mahkemeleri birçok kez yeni başvuru sahibinin lehine karar vermiştir.
Yine de bazı şirketler, kendi alacaklarını garanti altına almak amacıyla yeni kullanıcıdan eski borcu ödemesini ya da kapatmasını istemekte, aksi takdirde hizmet sunmayı reddetmektedir. Bu tür talepler şu durumlarda tamamen hukuka aykırıdır:
-
Yeni başvuru sahibi ile eski abone arasında herhangi bir akrabalık ya da ortaklık bağı yoksa,
-
Yeni kişi konutu sonradan satın almış veya kiralamışsa,
-
Abonelik sözleşmesinde yalnızca eski abonenin ismi yer alıyorsa.
Yani özetle, yeni tüketici eski borçtan hukuken sorumlu tutulamaz. Böyle bir talep, keyfi ve gayrihukuki olarak değerlendirilir ve yargı yoluna taşınabilir.
Dağıtım Şirketlerinin Uygulamada Yaptığı Hatalar
Uygulamada bazı dağıtım şirketleri, taşınmazda daha önce kullanılan hizmetin borcunun ödenmemiş olması halinde yeni başvuruları sistemsel olarak engellemektedir. Sistem üzerinde konum bazlı engelleme yapıldığı için, eski abonenin borcu kapatılmadıkça yeni kullanıcıya işlem yapılmamakta veya “borç sorgusu mevcut” gerekçesiyle red cevabı verilmektedir. Bu uygulama, tüketicinin hizmete erişim hakkını ihlal etmekte ve mağduriyet yaratmaktadır.
Ayrıca bazı şirketler, borcun ödenmediği durumda yeni kullanıcıya abonelik başvurusu sırasında “borcun devralındığına” dair taahhütname imzalatmakta, bu taahhütnameye dayanarak geçmiş borcu yeni kullanıcıya yüklemektedir. Ancak bu belge, çoğu zaman hukuki bilgi eksikliğiyle imzalanmakta ve tüketicinin bilinçli rızasına dayanmamaktadır. Hukukta rızanın geçerli olması için açık, bilinçli ve serbest irade ile verilmiş olması gerekir. Zorla, bilgi verilmeden veya mecburiyet hissettirilerek alınan bu tür belgeler mahkemelerde geçersiz sayılabilir.
Tüketici Hakem Heyeti ve Mahkemeye Başvuru Hakkı
Eski abonenin borcu nedeniyle abonelik verilmeyen tüketici, öncelikle ilgili dağıtım şirketine yazılı başvuru yaparak durumu bildirmeli ve hizmet talebinde bulunmalıdır. Yazılı yanıt verilmemesi veya ret cevabı alınması halinde, tüketici 15 gün içinde Tüketici Hakem Heyeti’ne veya mahkemeye başvurabilir. Tüketici Hakem Heyeti, belirli bir parasal sınırın altındaki uyuşmazlıklarda yetkilidir ve bu başvurular ücretsizdir.
Tüketici Mahkemesi’ne yapılacak başvurularda ise, yeni tüketicinin hiçbir hukuki bağı olmadığı borç nedeniyle hizmet alamadığı, mağduriyet yaşadığı ve bu durumun hukuka aykırı olduğu gerekçeleriyle dava açılır. Mahkemeler çoğu zaman yeni tüketici lehine karar verir ve hizmetin sağlanması gerektiğine hükmeder. Ayrıca bazı durumlarda maddi ve manevi tazminat talepleri de kabul edilir. Özellikle hizmetin reddi nedeniyle işini yapamayan, zarara uğrayan ticari kullanıcılar için bu tazminatlar büyük önem taşır.
Konut Sahibi ile Kiracı Arasındaki Sorumluluklar
Kiracılar genellikle abonelik işlemlerini kendi adlarına yaptırmak zorundadır. Ancak taşınılan dairede geçmiş dönemden kalan borçlar varsa, dağıtım şirketi bu borcu kiracıdan talep edemez. Çünkü kiracı ve eski abone çoğu zaman farklı kişilerdir. Mal sahibi bile bu borçtan sorumlu değildir, eğer söz konusu borç sadece kiracıya aitse. Ancak bazı durumlarda kira sözleşmesinde, tüm abonelik borçlarının ev sahibine ait olduğu belirtilmişse ya da aksi bir sorumluluk devri varsa, taraflar arasında özel anlaşmalar gündeme gelebilir.
Yine de kamu hizmeti sunan şirketlerin borcun kime ait olduğunu araştırmakla yükümlü olduğu unutulmamalıdır. Kiracıdan, eski kiracının borcunun ödenmesini istemek, hiçbir hukuk sistemine uygun değildir. Bu tür uygulamalar nedeniyle kiracı mağduriyet yaşarsa, dağıtım şirketi doğrudan sorumlu tutulabilir. Dolayısıyla tüketiciler, böyle bir durumda kira sözleşmelerini ve kimlik bilgilerini göstererek, borçla hiçbir ilgisinin bulunmadığını kanıtlayabilir ve yasal yollarla hakkını arayabilir.
Yargıtay ve EPDK Kararları Ne Diyor?
Yargıtay’ın konuya ilişkin verdiği birçok kararda, borcun şahsiliği ilkesi açıkça vurgulanmıştır. Bu kararlar, özellikle eski borçların yeni kullanıcıya yansıtılmasını hukuka aykırı bulmaktadır. Yargıtay kararlarında, abonelik sözleşmesinin şahsi nitelik taşıdığı ve yalnızca imza sahibi kişiyi bağlayacağı yönünde net ifadeler yer alır. Dolayısıyla mahkemeler de çoğunlukla bu içtihada dayanarak karar vermektedir.
Ayrıca Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) da benzer görüştedir. EPDK’nın yayımladığı görüş yazılarında, yeni kullanıcıdan eski borcun tahsil edilmesinin yasal olmadığı belirtilmiştir. Kurum, hizmet sunumunun kişi temelli olduğunu ve taşınmaz temelli engellemelerin hukuka aykırı olduğunu defalarca ifade etmiştir. Bu tür uygulamalar karşısında EPDK’ya da şikayet başvurusunda bulunulabilir.
Eski abonenin borcundan dolayı yeni başvuru sahibine abonelik verilmemesi, hukuken geçersiz ve hakkaniyetsiz bir uygulamadır. Yeni kullanıcı, taşındığı konuttaki borçla ilgisi olmadığını belgeleriyle ortaya koyduğu sürece, hizmetten yararlanma hakkına sahiptir. Bu hakkın engellenmesi halinde tüketici; dağıtım şirketine yazılı başvuru, Tüketici Hakem Heyeti veya Tüketici Mahkemesi gibi yasal yollara başvurarak mağduriyetini giderebilir.
Bu tür durumlarla karşılaşmamak için taşınmadan önce konuttaki abonelik geçmişi araştırılmalı, mümkünse eski borçlara dair bilgi talep edilmelidir. Ayrıca abonelik başvurusu sırasında imzalatılmak istenen her belge dikkatlice okunmalı, anlaşılmadan hiçbir evraka imza atılmamalıdır. Unutulmamalıdır ki kimse, hukuken başkasının borcundan sorumlu tutulamaz ve her vatandaş kamu hizmetlerinden adil şekilde yararlanma hakkına sahiptir.